TÜRKİYE GENELİ

KORONA VİRÜS VERİLERİ

VAKA: 0
AKTİF VAKA: 0
ÖLÜM: 0
İYİLEŞME: 0

TÜRKİYE VE DÜNYA ÜZERİNDE KORONA VİRÜS VERİLERİ İÇİN

Ana Sayfa Yazarlar 31.12.2018 458 Görüntüleme
BEYAZ MUCİZE

BEYAZ MUCİZE

Hasretle beklenen beyaz mucize, kar yağışı başladı. Rabbim yine rahmetini esirgemedi ve üzerimize nur yağdırmaya başladı hamdolsun.

Tabiat ana beyaz gelinlik giymiş gibi, beraberinde sükûneti getirdi. Farklı olan her şey bir anda saflığın, masumiyetin, bereketin, kundağın ve kefenin rengine, beyaza büründü.
Gözümüzü ve gönlümüzü meşgul eden nesneleri bir çırpıda sıradanlaştırdı, hatta aynılaştırdı. Sanırım iç dünyamıza seyr-ü sefer düzenlemenin tam zamanı.
Sezai Karakoç ‘Kar’ şiirinde şöyle seslenir: “Karın yağdığını görünce/kar tutan toprağı anlayacaksın.” Toprağı anlamak özümüzü anlamaktır. İnsanın özünde yardımseverlik, sevgi ve paylaşmak var; benlik değil, biz duygusu var. ‘Biz’ olduğumuzda mutlu oluruz. Tıpkı kar taneleri gibi birbirine dokunmadan, birbirini yok etmeden aynı toprağa inmeyi başarabilirsek yeryüzü barışın, kardeşliğin ve sevginin beyazına bürünür.

Tüm karalara inat, kar beyaza boyandı hayat. Kendini bir kar küresinin içinde gibi hissedersin. Hafifçe başın döner hatta, kafanı kaldırıp yağışı izledikçe. Kendi kendine uçuşan pamukçuklar başlı başına bir mucize gibi zaten.
Fakat medya, uzun yıllardır kar yağışı ile tabiri câizse “barışık değil”!… “-Beyaz esaret, beyaz çile, âfet, hayat felç oldu, kara kış, hayat durma noktasında, eyvah şimdi ne olacak!…” gibi panik psikolojisi içinde maalesef.
Oysa o kar tanelerinin gökten ağır ağır inişi, dahası her bir tanenin vazifeli bir melek tarafından indirilişi; ne derin bir tefekkür ve ibret abidesidir aslında… Kar yağarken yeryüzüne yayılan sessizlik, sekînet hâli, tabiatın kuşandığı ılık nefes, Rabbimizin kudret tecellileridir. Yetişkinler, kar yağışına üzüle dursun; çocukları kar yağarken tutmak neredeyse imkânsızdır. Kar yağışına en çok onlar sevinir. Âdeta karla kucaklaşır, çocuklar… Zaten uzmanlara göre kar yağışı, ender görülen bir durum olduğu için, insan vücudunda adrenalin ve mutluluk hormonu salgılanmasına sebep olur. Tabiatın birdenbire beyaza bürünmesi, insana mutluluk verir.
Kurak geçen mevsimler, hamdolsun, yerini yağışla başlayan bir kışa bıraktı. Çiftçiler sevindi, barajların su seviyesi yükseldi, denizlerde balıklar kar bereketi yaşadı.
Rabbim yine rahmetini esirgemedi ve üzerimize nur yağdırmaya başladı hamdolsun. Peki, kar yağınca neler olur?
İnananlara sıhhat gelir,  tövbe edenlerin tövbeleri kabul olur,  kılınan namazların sevabı artar,  doğa dile gelir ve rabbine bu nimetler için şükreder.
Kar yağışını sevinçle karşılayan çocuklar, kendilerini sokağa atıp, kar biriken alanlarda kova ile kar toplayıp, kardan adam yapıp, havuçtan burun ve kömürden düğme yapıp, inanılmaz bir keyif almaları… Daha sonrada birbirlerine kartopu atıp, yollardaki buzlu alanlarda poşete binerek kayıp, neşe içerisinde eğlenen yavrucukları izlemek insana ayrı bir huzur veriyor.
Çok sevdiğim bir öyküyü sizlerle paylaşmak istiyorum;
      Hava olabildiğince soğuktu. Bir kaç günden beri, gündüzleri yağan kar, geceleri havayı ayaza çekmekteydi. Adam uyanıp elini yüzünü yıkayıp dışarıya baktığında, lapa lapa yağan kar onu selamladı. Pencereyi açarak, elini uzatıp uçuşan kar taneciklerini yakalayarak yüzüne sürdü.
Çok geçmeden sıcacık odasına rüzgârla uçuşan karlar ve dışarının soğuğuyla üşümeye başlayınca pencereyi kapattı. O sırada eşi mutfaktan seslendi:
“Bey, kahvaltı hazır, çayı doldurayım mı? ”
Adam;
“Hanım, karın keyfini çıkaracağım, çayları doldurup al gel, sen de izle” dedi.
Adam karı izlerken, eşi iki fincan çayla gelerek onun keyfini paylaşmaya başladı. Sıcacık çaylarını yudumlarken pencereye vuran kar taneciklerini izlemeye başladılar.
Karın görsel armonisi ve camda oluşturduğu yavaş ritim o iki insanı dakikalar sonra eski romantik günlerine götürdü. Kadın adama iyice sokulurken, evin kedisi de yattığı kalorifer peteğinin yanından gelerek ayaklarının önüne uzandı.
Tam kartpostallık bir manzara oluşmuştu… Karı koca yıllardır böyle bir mutluluk resmi görmemişlerdi. Adam, başıyla tempo tutarak eski bir şarkının melodilerini mırıldanmaya başladı… İşte tam o sırada karşı apartmanın çatısından iki kumru uçarak gelip pencerelerinin dış denizliğine kondu.
Adam ve kadın mutluluktan uçacak gibiydi. Böyle bir sahne ancak filmlerde görülürdü,  kar ve pencerede kumrular… Fakat o da ne? Adam, kumruların oldukça zayıflamış olduklarını gördü. Açlıktan ve soğuktan ölmemek için birbirlerine dayanarak ayakta durabiliyorlardı!
Adam pencereyi açarak kumruları içeriye almaya çalıştı, fakat kediyi gören kuşlar ürkerek, gerisin geri geldikleri çatıya doğru havalandılar. Adam oldukça şaşkın;
” Çok sürmedi bu saadet.” diye mırıldanırken eşi mutfağa doğru yönelip, o sabah yaptığı çöreklerden bir tabak alarak odaya döndü. Adam tabağı alarak, pencerenin önüne koyup pencereyi kapattı.
Eşine;
 “Haydi hanım, biz buradan ayrılalım ki, kumrular gelerek karınlarını rahat rahat doyursunlar” dedi.
Çift mutfağa yöneldiklerinde kumrular da tabağın çevresinde yerlerini almışlardı. Adam kahvaltısını yapıp odaya döndüğünde, gördüklerine inanamadı. Kedi, camın önünde, kumrular arkada cilveleşmeye başlamıştı. Kedi patileriyle yavaş yavaş cama vururken, kuşlar da gagalarıyla ona sevgi gösterisinde bulunmaktaydı. Mutfağa doğru seslenip;
“Hanım çabuk gel! Benden mutluluğu soruyordun, işte mutluluk bu!”  diyerek, bir koluyla pencereyi gösterirken diğer koluyla da gelen eşine sarıldı.
Rabbimiz, hepimizi, güzel görüp güzel düşünenlerden eylesin. Sevgiyle kalın…

Yazar Hakkında

Adı Soyadı:

Mesleği:


İlginizi çekebilir

Koltuğu kaybetme  korkusu…

Koltuğu kaybetme korkusu…

Tema Tasarım |